Kozmik Kurgu
- Nergis Akkaya (Kaygas)
- 1 Mar 2017
- 4 dakikada okunur

Hepimiz ana rahmine düştüğümüz anda bu hayat için artık seçilmiş kişilerizdir. Hepimizin bu hayata bir geliş amacı var ve aldığımız nefes bize verilen bir hediye ve layığıyla ve de olması gereken şekilde yaşamak ta görevimiz.
Hayat bir oyun ve bu oyunun da kuralları var. Bir çok boyutta deneyimleyerek oynanan bu oyun sonsuzdan gelerek sonsuza giden bir süreç. Oyundaki tek gerçek nokta, herşeyin BİR olması ve gerçeğin yansıması olan BİZ’lerin BİR’e doğru olan yolculuğunda bize bahşedilen akıl ve özgür irade ile seçimlerimiz ve deneyimlerimizle yol almak. Herkes oyuna aynı yerde başlıyor. Oyunun amacı, emanet olarak aldığımız nefes, sahip olduğumuz güç ve özgür irade ile bu oyunu sürdürmek ve sonunda bize verilen emaneti yerine teslim ederek, koşulsuz sevgiyi deneyimleyerek sonsuza yolculuk yapmak..
Herkes bu oyunun içinde ve kimse bu oyuna bir diğerinden daha fazla özellikle ve ya yetkinlikle başlamıyor. Oyunun içinde doğru ya da yanlış yok; yalnız ve yalnız koşulsuz sevgi ve ışık arayışı var. Öyle bir oyun ki, katman katman boyutlardan oluşuyor ve her bir boyut, bir önceki boyuttan elde edilen deneyimlerle ve tekamüllerin tamamlanmasıyla (sevginin bulunmasıyla) kendini bir sonraki boyuta taşıyor. Her boyutta bir sonraki boyuta geçmemizi sağlayan oyun arkadaşları, görevler, sorumluluklar, ödevler ve sınavlarla dolu deneyimler var ve her bir deneyim de tekamülümüzün özü..
Yaşam oyununun ilk boyutunda daha çok hayatımızı sürdürmeye yönelik deneyimler yaşarken bir yandan da kazanılmış bazı farkındalıklarla ikinci boyuta geçmemizi sağlayacak bazı ödevler ve sınavlarla ufak ufak sınanmaya başlarız. Tekamülün gereği budur ve tam olarak gerçekleşmeden bir sonraki boyuta geçiş olmamaktadır. Varlıklar, yaşanılan her deneyim, alınan her ders, yaşanması gereken bitişlerle ve tamamlanmışlıklarla bir sonraki boyutun temellerinin yavaş yavaş atıldığı, az biraz daha engebeli ama engebeli oldukça keyifli hale gelen, sosyal kimliklerimizin de farkındalıklarını da alarak kendimize objektif bakar duruma geldiğimiz, kendimizi sorguladığımız bir sonraki boyuta geçmeye hazırlanırlar. Artık üçüncü boyuttayızdır. Doğru ya da yanlış yolun olmadığı, sadece aydınlık ve karanlık yolların seçiminin olduğu bu boyut, sevgiyi aradığımız ve ona ulaşmaya çabaladığımız en muhteşem katman.. Seçimlerin yaşandığı ve her varlığın sevgiyi bulma, anlama çabasından, iletişim ve ilişkilerimizle sınanmalarımızdan oluşan üçüncü boyutta yaşanan seçimler bir çırpıda ve hemen olmadığı gibi, sonsuza giden yolculukta seçilen metotlar ve bu yolculukta tercih edilen araçlar da farklı..Bu noktada her varlığın seçimlerinin farklı olması da elbette oyunun bir diğer kuralı.. Farklılıkların olması, bazı varlıkların karanlık yolu tercih etmeleri, tam tersi yolu tercih eden varlıkların dengede kalabilmeleri ve tekamülleri için bir fırsattır ve bu anlamda varlıkları çok önemlidir.. Oyun içerisindeki zıtlık yasasının varoluş amacı da budur. Her iki varlık ta BİR’in yarattığıdır ve bu unutulmadan yola devam edilmeli ve koşulsuz sevgi özellikle bu farklılıklarda deneyimlenmelidir.
Bu boyuttaki her oyun arkadaşımız bizim bir aynamızdır ve her varlık kendi seçimlerini ve tercihlerini özgürce yaşamakta ve sonuçlarıyla da muhakkak karşılaşmaktadır. Sonuçlar, seçilen yola göre yeni sınavları ve yahut yeni mucizeleri oyuna katmaya hazırdır. Varlıklar, bu boyuta kadar yanlarında taşıdıkları geçmiş deneyimleri ve öğrenilmemişliklerle bazı durumların tekrarını yaşarlar.. Zaten kural gereği yaşamak durumundadırlar. Böylelikle bir sonraki boyuta geçebilecek duruma gelene kadar yani tekamül gerçekleşene kadar bu boyut içi döngü devam eder ve oyun yinelenir. Oyunun en kritik noktası bu boyuttur. Bu boyutta herkesin birbirine karşı görevleri vardır ve hiçbir şey sebepsiz değildir. Bu boyut ‘birlik’te yaşanır. Bu boyuttaki her bir varlık, bilinçsizce de olsa BİR’e hizmet eder ve hangi yolu seçmiş olursa olsun, amaç sevgi ve ışığı aramaktır ve her varlık için gidilecek nihai nokta aydınlıktır. Varlıkların negatif yolu seçmesinin sebebi de zaten bu sevgi ve ışığı bulma yolunda onlar için olması gereken ve bunun için kurgulanan bir başka oyun içi oyundur. Her birey kendi seçimleriyle bir diğer varlığın tekamülüne hizmet eder. Birlik budur.
Her iki yolu da (Aydınlık ve Karanlık) deneyimleyen varlıkların sevgi anlayışlarının değiştiği, kiminin “sevgiyi” sadece kendini sevmek olarak algıladığı, dünyanın geçici hazlarına takılıp kaldığı ve tabiki genelde bunlarla sınandığı, kiminin de koşulsuz sevgiyi deneyimleye çalıştığı bu boyutta, kimi isyan ve kavga ile yolunu bulmaya çalışırken, kimi şükrederek, kabullenerek ve dengede kalarak koşulsuz sevginin, sonsuza ve BİR’e giden yolculuğun keyfini sürer.
Burada bilinmesi ve kabullenilmesi gereken bir durum vardır ki, o da her iki yolun yolcusunun da eninde sonunda varacağı noktanın aynı olduğunun bilincine varılması ve herşeyin BİR’e ulaşmak yolunda yapıldığıdır. Sadece idrak noktası her iki yolun yolcusunda da farklı zamanlarda vuku bulur. Her varlığın kendi tercihleri ile ilerlediği bu yolda, sadece ve sadece koşulsuz sevgiyi deneyimleyen ve bu anlamdaki sınavı geçenler sevgi ve idrak evresini oluşturan dördüncü boyuta geçebileceklerdir.
Her varlık özünde sevgiyle doğar ve oyunun kurgusu gereği de insanlar tıpkı gözünün önünde görünmez bir duvar varmışçasına birlik farkındalığını unutur - hatta unutturulur- ve yaşadığı her türlü deneyimi belleğine bir bir kaydetmeye başlar. Belleğe kaydedilenlerle de yaşamını otomatikman kendi yaratır ve devinim böyle devam eder. Uyanış ise, bu duvarda ufak bir deliğin kazına kazına açılması ve tüm bu kurgunun idrakine varmakla başlar. Uyanan varlık, işin özünü kavrar ve “kabullenmek, deneyimlemek, affetmek ve şükretmek” idrakine varır ve tekamüllerini gerçekleştirir. Artık bir sonraki boyutta başkalarına hizmet ve yardım, tanımlanamayan sevgi, ışık ve hizmet anlayışı, merhamet vardır. Bu idrakler de ancak ve ancak 4.boyutta deneyimlenebilmektedir.
Bizlere düşen, bu hayat oyununun geçici olduğunu ve en nihayetinde bunun bir oyun olduğunu hatırlamak, yaşanılanlardan dersleri alarak, sadece ve sadece insana bahşedilen özgür irade ve akıl ile, “olması gereken tekamülü” “olması gereken şekilde” göstererek BİR’e ve bütüne hizmet etmektir.
Sevgiyle
Nergis Kaygas
留言